27 Ağustos 2012 Pazartesi

Demokrasi ne ya of

Benim bu entel milletiyle başım acayip dertte.

Dertlerimi "minimize etmek" için entelli ortamlardan zaten bir süredir uzağım. Çünkü beni sinirlendiriyorlar. Bir elitizm, bir ezberlenmişlik, bir klişeleşmişlik, bazen hepsi birden... Ben "gündelik bilgiye" inanırım arkadaşım, düz bir insanım çünkü. Kendi yolumu da bir şeyleri deneyerek oluşturuyorum, "böyle okuduysam demek ki doğrusu budur" gibi soyut cazibe unsurlarıyla değil. Sembolizm beni bozar.

Son takıntım demokratlar.

Kendimi demokrasinin karşıtı ya da ateşli bir taraftarı olarak tanımlamayı uygun görmüyorum, çünkü önemli olan şey hayattaki pratiklerimdir. Bir ilkem olacaksa bunu bozmamam gerekir, kendime o kadar güvenmiyorum. Fakat şundan eminim ki, demokrasideki tehlikeyi fark etmek için elitist olmak gerekmiyor. Çünkü medya diye bir şey var.

Her neyse.

Şimdi biliyoruz ki demokrat olmak çok moda ve bu yüzden çok da büyük bir erdem. Bütün kararları danışarak alıyoruz, uzun uzun istişare ediyoruz filan. Herkes eteğindeki taşları döküyor - ki o da yalan ama neyse. En acele toplanılması gereken durumlarda bile, ah dostum o kadar demokratız ki, armutun sapıyla üzümün çöpü yüzünden ömrümüz gidiyor.

Allahaşkına, demokrasiyi böyle işletmekle, çoğunluğun oyunu almayı marifet saymanın ne farkı var? Demokrasi, karar alamamak ve bu karar alamayışı meşrulaştırmak sanatı mıdır; halbuki ben kendisini her zaman "insanların kendisini içinde gördüğü bir sistemi gerçekleştirebilmek" olarak düşünmüştüm.

Temsili demokrasiye inanmıyorum bir kere, orada netleşelim. Yani tamam teori güzel de, uygulaması neredeyse imkansız. İşte böyle, "milli irade" deyip duran birtakım bıyıklılarla muhatap olur onu da bulunduğu yerden sittin sene alamazsınız.

Fakat demokrasi o kadar becerilemeyen bir şey ki, doğrudan demokrasinin gayet rahat işleyebileceği küçük gruplarda bile artık moda oldu: "Bunu bir sormam lazım."

Lan neyini soruyorsun, seni oraya gönderenler senin "tabanım" dediğin 3-5 kişi değil mi zaten? Bu kişiler seni "ben bilmem sen bilirsin, çünkü demokrat olan sensin" diye görevlendirmedi mi? Sen eğer kendi içinde oluşturduğun sistemi bu kadar kolay kilitleyebiliyorsan, rica ederim bi git, dükkanın önünü kapatma.

İnsanlara inanamıyorum. Hem bir yönetim şekli geliştirdiklerini iddia edip, hem de bu şeklin aslında "yönetmemek" üzerine kurulu olduğunu - ya göremiyorlar, ya da görüp bununla övünüyorlar. Burada derin bir ironi var, demokrasi aslında bir yönetim şekli, ama yöneticiler "yönetmemekle" gurur duyuyor. Allah'ım çok salaksınız gerçekten.

Bakın sevgili demokrat (!) arkadaşlarım, demokrasi karar verememek değil, verilen kararların sorgulanabilmesidir. Şeffaf olmaktır. Gizlinin saklının olmaması, insanların konuşabilmesi, yöneticilerin hesap vermesi, yönetilenlerin ayrılmamasıdır.

Eğer sen, bak devletten de bahsetmiyorum ha, herhangi bir kurum ya da grubun başına geçip de, yetki alanında olan bir karar için işi hem de tam bitmek üzereyken "ay benim bunu sormam lazım" noktasına getiriyorsan, yönetim erkinden emin değilsin ve alacağın kararın hesabını da veremeyeceksin demektir. Halbuki temsili demokrasi, yöneticilerin temsil etmeye ve yönetilenlerin de kendilerini temsil edecek olanı seçmeye yetkin olmaları idealine dayanır.

Şimdi sevgili gerizekalı kardeşim, belli ki sende böyle bir yetenek yok. Yine belli ki, insanlar seni seçtikleri için eksiklenmiyorlar, yani seçmende doğru düzgün gelişmiş bir algı da yok. Yani senin adına demokrasi dediğin şeyin, aslında o mağarayla alakası yok.

Kalkmış bana hala "sormam lazım" muhabbeti yapıyorsun.

Karar vermekten bu kadar mı korkuyorsun? Canım ya kıyamam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder