4 Ekim 2014 Cumartesi

inside llewyn davis filmi şeysi

coen biraderler filmi bu. "sen şarkılarını söyle" olarak çevirmişler türkçeye. insan hem şebnem ferah'ı hem de birini daha anıyor ama o kimdi unuttum. şebnem ferah da "ben şarkımı söylerken istersen sesi açarsın / istersen kısıp bunu da yok sayarsın" şarkısından. (yok saydı.)

ya ben bunu izlemeye şarapla başladım, sonra mola verip araya bir cin tonik dayadım, sonra filme dönüp şaraba devam ettim. özetle, coen filmlerini alkolle almicaksın canım kardeşim.

adam çok güzel, hikaye-sizlik çok güzel, kendi hayatımız da bir o kadar saçma sapan ve ne yaptığımızı biz de en az o kadar bilmiyoruz. bunu izlemek güzel. ama yaşamak değil. ama izlediğini "fark ediyorsun," yaşadığını da fark etsen o da güzel olacak belki. bilmiyorum. benim en büyük farkında olma halim, farkındalık dememek için iyi kastım yalnız, hayatımın bir sonraki gününü, deli gibi izlediğim dizinin yeni bölümünü bekler gibi beklemem. yani bir bok olacak kesin de, bakalım hangisi olacak. gibi.

ayrıca da yerden yere vurarak kendi vicdanımızı temizlediğimiz o ortasınıf ahlakına köpek gibi de muhtacız. yoksa siz bunun farkında değil misiniz? izleyin o zaman.

hayatın bir coen filmi olduğunu zaten uzun zamandır düşünüyorum. hiçbir şey olmayacağını bile bile, yaşamaya ve beklemeye devam ediyorsun. sana kalan sarkastik bir sırıtma oluyor. o da güzel bir insansan eğer.

dur hatta nokta atışı yapayım. bence hayat bir coen biraderler hikayesi ama bunu woody allen anlatıyor.

o değil de llwelyn aşırı yakışıklı bir adam değil miydi sizce de? biraz kalın belli ki, geniş bir abimiz. ama ben zaten manken gibi adam sevmem çünkü öyle adamı napayım? kompleks yapmakla mı uğraşıcam bi de? bu güzel bu çok iyi.

yani diyorum ki, yaşayıp gideceğiz ve o kadar. keep calm & nabarsan yab.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder