15 Mayıs 2012 Salı

"Eyvallah" derken?

Aşağıdaki yazıyı, eski yazdıklarımı gözden geçirirken buldum. "Ego" başlığı ile yazmışım. Tarih 13 Şubat 2012 imiş.

Şimdi artık o kadar "atarlı" değilim. O günlerde biraz sinirliydim ama geçti neyse ki. Ama "böyle şeyleri" severim ben; çünkü şimdilerde ne kadar iyi olsam da, insan olmanın aslında bir halt olmadığını hala biliyorum.

Biliyorum ki, "bir şey olmaz" demek büyüklük taslamaktan da kaynaklanabilir, kendini gerçekten büyük hale getirmek istemekten de. Benim sebebim hep ikincisiydi. Ama demek ki o günlerde biraz zor gelmiş.

Bu entry'nin ertesi günü, çok güzel bir şey oldu. Olan güzel şeyleri, kendimle yüzleşebilmenin karşılığı olarak görüyorum.

Teşekkür ederim Tanrı'm, benden teşekkür bekleyecek kadar büyük olduğun için.

*

Ego denen halt, adeta bir bela.

Bunu öldürmeye çalışmak bile, kendisini ok-kadar çok yüceltmeyi gerektiren bir şey ki. En azından başlarda böyle; hiç fenafillah olmadığım için sürece hakim değilim.

Ya da belki, egonu öldürmeye çalışırken aslında "ego" kavramının kendisine tavan yaptırdığın için, herkes bir noktada o şekilde eşitleniyor. Bilmiyorum kafam karışık. Geçende de dedim zaten, insan olmak bana göre değil. Zorlanıyorum.

Birinin tek taraflı aldığı bir kararı size dayatması, egodur. Bu kararı yüzünüze söylemeyerek size “uzaktan” bildirmesi, çünkü kendini yeterince güçlü görmemesi, zaten bu kararın tutarlı bir sebebe bile dayanmıyor olması, egodandır hep. Kendi kendine düşünüp bir sonuca varmıştır, açıklama zahmetine bile girmeden uygulatmak istiyordur. Eyvallah.

Bunun aksini iddia edecek biri olduğunu sanmıyorum.

Peki, buna böyle ukala bir şekilde, "eyvallah" demek nedir?

Abi öfkelensene? Kin kussana? Her türlü ortamdan "ignore" edip aleyhinde atıp tutsana? İnsan değil misin?

Ben o "eyvallah" diyen insanım. Sinirlenirim, öfkelenirim, nefret duyarım, ama geçer. Sıcağı sıcağına olur hep bunlar. Bir insanı binyıllarca sevebilirim ama kimseden 3 gün nefret edemem. Ha eğer içim hiç soğumuyorsa hayatımda tutmam, görüşmem, görüşülmesini istemem, tüm olumlu hislerimi yok ederim. Ama o kadar.

Peki bu ne abi? Ego değil mi bu?

"Ya brak alla’şkına niye nefret edeyim ki, yaptı bir hata, saçma sapan davrandı, olur öyle..."

Bu ne lan, sen kendini ne sanıyorsun? Herkesi bir anlamalar, "o öyle yapmak istemedi" gibi empatik yaklaşımlar, aman da aman... Yesinler. Sen o insana "Tamam sorun değil, olur öyle" derken, Allahaşkına itiraf et, "Oha ne geniş gönlüm var lan benim, of çok güzel insanım ben ya harbiden..." demiyor musun?

"Tamam ya ben üzüntümü kendi kendime hallederim sorun değil" demek de nedir, kimsin de neyi hallediyorsun? "Havalı Deniz" seni.

"Onun vereceği üzüntüden bi’şey olmaz" of bi çay koy Allah’ını seversen. O üzüntü yüzünden bağladın bu "filozof balıkçı" hallerine. Bi’şey olmazmış. "Sen" oldun lan daha ne olacak?

Mesela özür dilemeyi bilen bir insan olmanı da takdirle karşılıyorum, ama sırf "büyüklük bende kalsın" diye özür mü dilenirmiş.

Keranacı.

Bu arada, siz yine de "eyvallah" diyenlerden olun bence. Keranacı olmaktan bişey olmaz, hem ben onu sevimli gibi söyledim.

Tamam bu "körelme" işlerine aslında kendimizi abartarak giriyorsak da, sonu daha hayırlı bence. Tabi kafayı yemezsek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder