18 Aralık 2012 Salı

Dilbilgisi saplantılıyım ama neden bir sor.


Ben imla ve ifade konusunda saplantılıyım ya, işte bunun sebepleri var.

Dün Türkçeden "şey" kelimesini çıkarsak neler olacağıyla ilgili yorumların arasında bayağı zaman geçirdim. Biraz önce de kendi yazdığım bir yazıdaki "ya" kullanımına bakıp "Şey kadar ya da çok hayati bu dilde" diye düşündüm. Olaylar gelişti.

Şimdi kalkıp "Türkçe muhteşem bir dil, dünyanın en güzel dili, Allah'ım iyi ki Türkçe konuşuyorum, thank God it's Türkçe" filan diyecek halim yok; anadili Türkçe olup zaten başka bir dil konuşmayan insanlar için bu söylemleri her zaman sakil bulmuşumdur. Lan gerizekalı, senin gündelik hayatında başka dilin mi var, neyi neyle kıyaslıyorsun da karar verdin? Elin Afrikalı kabilesi "Hay Allah ya keşke Bantu dilleri ailesinden olmasaydık da biz de Türkçe konuşabilseydik..." mi diyecek sanıyorsun? Senin hissin tamamen, konuştuğun şeyin "sana ait" olmasıyla alakalı.

Yurtdışında yaşayıp hayatımı -misal- Almanca konuşarak geçirseydim belki bir kıyaslamaya gidebilirdim, bilemiyorum. Gerçi dillerin gelişimi toplumdan bağımsız düşünülemez bence, o yüzden bu aslında kelimelerin değil ifade ettiği toplumsal yapının kıyaslaması olur. Neyse konu derinleşmeye müsait, ben bağlamdan kopmayayım.

Diyordum ki, Türkçe benim anadilim. Kuru kuru bilerek değil, özümseyerek kullandığım dil. Kendimi ifade ve bir şeyleri tarif etmek için elimde olan en etkili araç.

Bu aracı hatalı kullanmak, bana kendimi kötü hissettiriyor. Çünkü dil "benim için" var, onu benim içinde bulunduğum toplum oluşturdu, derdimi anlatabileyim diye. Hatalı kullanım halinde iletişimin sorunsuz olacağını düşünemem. Benim anlatmak istediğim şeyin başkası tarafından yanlış anlaşılması riskini almak istemem. Aslında aklımda net olan bir şeyin başkası tarafından anlaşılamaması halinde, sorun dilde değil bende olsa gerektir, çünkü yanlış anlaşılan ifadeyi o şekle sokan benden başkası değildir.

İfade bu kadar önemliyken, o ifadeyi formüle eden imla tabii ki önemsiz olamaz. "Öf takılma bunlara yeaa" denen kimi kurallar var, bağlaçların ve soru ekinin yazımı gibi. Hatayı düzelttiğiniz zaman insanlar "Ne yazdığım anlaşılmıyor mu sanki" diyorlar. Evet anlaşılıyor da, her şey bu kadar yüzeysel olmalı mı gerçekten? Özümüzde hepimiz mutlaka iyi insanlarızdır, neden sürekli kendimizi insanlara belli şekillerde gösterme zahmetine giriyoruz o zaman?

İmla kurallarına uymak bence, kişinin o dile saygı duyduğunu gösterir. Hele kimi mesleklerde dil ayrıca önemli; örneğin iletişim ya da hukuk alanlarında çalışıyorsanız. Bu hallerde, dil artık sizin hayatınız olmuştur, tüm geleceğiniz sizin argümanlarınızı nasıl ifade ettiğinizle doğrudan ilgilidir. Hayatınızda bu derece etkili olan bir unsura saygısızca davranmak, en kaba ifadesiyle, yediği kaba tükürmek olmaz mı?

Yani konu Türkçeyle alakalı değil, ama ben kendi anadilim yani kendimi en iyi ifade ettiğim dil olduğu için Türkçe üzerinden yazmayı uygun buldum. Aynı şeyler her dil için geçerli; anadil olsun veya olmasın.

İnsan sosyal bir hayvansa eğer, kendisini sosyal kılan şey dildir. Ne'ce olduğu ya da belki konuşma içermiyor olması önemli değil; dil en nihayetinde sistematik bir iletişim kanalıdır. Örneğin işaret dilinde de bir hata yapamazsınız, yaparsanız hareketleriniz tamamen anlamsız bir hale gelebilir.

İşte bu sebeplerle, "ya of ne var işte, anlaşılmıyor mu sonuçta yani" şeklindeki argümanlar kadar sığ ve dile zararlı bir şey olamayacağı düşüncesindeyim.

Günlük ukalalığımı da yaptığıma göre, şimdi Feysbuk'ta goygoylamaya devam edebilirim. Yaşasın blog, yaşasın ukalalık yapma özgürlüğü.

Ailenizin "gramer nazisi,"
Göksun.


*** kamu spotu***




     



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder