ben evde veya yalnız içmem tamam mı. çünkü alkol muhabbetle giden bir şeydir. fakat dün akşam canım çok evde olmak istedi, ama rakı içmek de istedi, ben de ilk defa kalktım kendime sofra yaptım. az cacık, az beyaz peynir, yeşil zeytin, şalgam ve rakı. karşımda da "la môme." konuya geçmeden şunu söylemeliyim ki, izlemiş olmaktan çok ağır keyif aldığım bir film oldu bu. hikayenin kendisi, anlatanı ve anlatılış şeklinin her biri birbirinden güzeldi. zaten marion cotillard'ı her zaman aşırı güzel bulmuşumdur. lafı uzattığımın farkında olarak eklememe lütfen izin verin, marion abla'yı aşırı güzel buluşumun sebebi aslında öyle olmayışı. uğraşılarak oluşturulmuş ve yapaylık hissi veren bir yüzü yok onun. ulaşılmaz bir yerde değil. ve işte asıl o yüzden eşsiz.
sabah evden çıkmaya hazırlanırken kendimle dalga geçtim, "ahah ev akşamcısı da oldun hadi hayırlısı olsun" diyerek. derken aklım bu rakı içen kadının yüceltilmesi konusuna gitti. tam unuttum derken, baktım ki twitter'da yine öyle bir şeyler geçti önümden. eeeh dedim, rakı içmeyi sizden öğrenecek deyiliz!
şimdi efendim, biliyorsunuz kadın rakı içince, meğer içinde ne fırtınalar olup bitiyormuş, çok ağır abla oluyormuş, bir gülümsemesiyle dünyaları satıyormuş falan filan. bu tip bir yazı var, can yücel'e atfediliyor ama aslı astarı var mı bilmiyorum. ekşi sözlük'te ilgili başlıkta iki milyon tane entry var filan. şöyle sağlamdır böyle bir şeydir...
abi siz manyak mısınız?
olaya iki farklı cepheden bakılmasını rica edeceğim. ilk cephe, sizin rakı içen kadın konseptini bu kadar abartarak hatta daha doğrusu böyle bir konsept yaratarak, rakının içini bizzat kendi elinizle boşaltıyor olmanız.
siz buna bu kadar anlam yükleyince, kadın milleti rakı içtiği zaman kendini direkt o ağır ablalığa yakıştırıyor. birden bire çok delikanlı, çok sağlam, çok "dünyayı bitirmiş" bir halde görüyor kendini. fakat aynı gece, sevgilisine "o kızı sil!" diye atarlanan da yine bu insan. ama siz bunu görmüyorsunuz. neden? rakı içiyor. üff slak yhaa :/
ikincisi, siz kadınları neden hala kendinizden bu kadar farklı görüyorsunuz kuzum? hasta mısınız ya, adamı delirtmeyin. rakı içen adamın bir olayı yok da kadının mı var? kadın ancak kişiliğini "belirli bir olgunluğa" taşıyabildiğinde mi içebiliyor bu rakıyı? o olgunluk da errrkek olmak mı?
ooo ne kadar acayipler gerçekten. |
erkeklerle kurduğumuz ilişkiler, çalışma hayatına girişimiz, kendi işimizin patronu olmamız, babaya sormadan kendi hayatımızı kurmamız... bunlar hep bizim için yeni olan şeyler. rakı da bunlardan biri. ben kendi ofisimi açınca arkamda elli hikaye olmuyor da iki yudum rakı içince mi oluyor?
sizin dünyanıza giriyor olmamızı neden bu kadar haberleştiriyorsunuz? bence kendinizi farklı görmek hoşunuza gidiyor. kadınlar ise, ulaştıkları şeyi ne kadar büyütürlerse kendilerini o kadar zafer kazanmış hissedeceklerinden, sizin bu ayrıştırmacılığınızı zevkle besliyorlar. elbette ki farklı olmalısınız ki rakı içmek onun için bir başarı haline gelsin.
yani kadınlara da ayrı kızıyorum. ablacım sen bu rakıyı "konsept olsun" diye mi içiyorsun afedersin? erkek gibi oldum diyorsun ama, bok mu var öyle olmakta, uğruna ağladığın adama benzemekle övünülür mü ya?
özetle, bırakın abicim, içen de benim içmeyen de. bunu ağır abla olmak, elimde kadehle görünmek, derinliğimi sergilemek, cool takılmak için filan yapmıyorum. canım istiyor. seviyorum. masasını muhabbetini özlüyorum. rakının bir kültür unsuru olduğunu düşünüyorum ve aynı kültürün parçası olmak beni mutlu ediyor. ben rakıyı bu yüzden içiyorum, siz benim kaşıma gözüme bakıp kırk anlam çıkarın diye değil. rakı içerken tamamen "olduğum gibi" görünüyorum, senin bu görünüşe nasıl bir anlam yüklediğin umrumda olmuyor. olmamalı da zaten.
rakı içen erkek neyse, kadın da odur canlarım. hepimiz insanız, hepimiz benzer hayatlar yaşıyoruz, hepimiz aynı rakıyı içiyoruz. bunu sizin içmeniz gayet normal olurken bizimki olmuyorsa, sorun bende değil sende.
okey?
Rakı fiyatlarını mı merak ediyorsunuz? Tıklayın: rakı fiyatları
YanıtlaSil