20 Ocak 2012 Cuma

Paranoid - android işler

Az önceki post’ta dedim ya, “androidim ben bana bakmayın” diye…

Şimdi efendim bunu anlatırken kış mevsiminden girilip Ursula Teyze'den çıkılacak bir süreçle karşı karşıyasınız, hazırlıklı olun…

*
Dün akşam yine bizim ordayız, bizim çocuklarla. Şimdi ben kendimi böyle gayet açık, gayet sereserpe anlatıyorum ama belki benim hayatımda olmaktan pek memnun değillerdir düşüncesiyle “bizim çocukların” isimlerini zikretmeyeyim…  Diyalog şu, ben ikinciyim, zaten başka kimse de o ilk laftan laftan sonra o kadar çok konuşamaz…

-Çantan güzelmiş.
-Hii teşekkür ederim, geçen çok kar yağıyordu ya, o akşam aldım. Ya metrobüsten eve kadar yürüdüm tamam mı, taksi yok çünkü. Kadıköy’e geldiğimde artık paltom görünmüyordu kardan. Tabi çantam normal çanta, su geçirmez filan değil… (Bunu şimdi iki satırda anlattığıma bakmayın, 5 dakika filan sürdü bu konuşma.)
-İşe yaramaz kadın çantası yani.
-Aynen, işe yaramaz kadın çantası. İşte madem öyle dedim, gittim Nezih’e, ilk bulduğum Eastpak’i aldım. Ama bunu en az 10 sene kullanırım ben, üniversiteye başlarken aldığım çantayı haalaa kullanıyorum daha da taş gibi. Abi nalet olsun ben eşyalarımı fazla güzel kullanıyorum. Lisede giydiğim şeyler duruyo lan, versen veremiyosun, atsan atamıyosun… E tabi alışveriş de yapamıyosun, çünkü var her şeyin.
-Ahah para harca lan azıcık, kadın gibi davran.
-Olmuyo işte. Hem ben ayağımdaki botu da yine öyle almıştım, 2010 başlarında. Maltepe’den eve dönerken baktım hava fena karlı, ayağımdakilerle yürümenin imkanı yok… Optimum’da indim, bulduğum ilk 36 numara botu aldım…
-36 numara mı ayağın? (Niye ki?)
-Evet. İşte şimdi bi kar daha bekliyorum, onda da inşallah su geçirmeyen uzun bi mont gibi bişey alıcam.

Aslında “kadın gibi davran’dan sonra vermek istediğim cevap şuydu:

“En son kadın gibi davrandığımda başıma ne geldiğini bilmiyor musun?”

Geçirdiğim bir "kadınsal süreç" neticesinde, bir telefon mesajıyla terk edildim. Aha olan bu.

Neyse oldu bitti, bunu konuşmayalım. Her şey olur.

Diyeceğim, “kadın gibi davranmak” nedir abi? Cinsiyete yüklenen bu anlam ne?

Kadınlık “Burcucum çok güzel çıkmışsın” duyarlılığı, erkeklik de TV karşısında göbek kaşımak mıdır? Yani bu davranış kalıplarını gerçekten anlamıyorum, hele Karanlığın Sol Eli’ni de yeni bitirmişim ki, feci cinsiyetsizim.

Cinsiyet artık “cinsel anlarda” ortaya çıkan bir şey. Duygunun cinsiyeti olur mu allahaşkına, kadınlarla erkekler farklı mı aşık oluyor? Yani evet, farklı oluyorlar, ama neticede bu duygu ikisinin de “eksenini kaydıran” bir şey değil mi? Aldatılınca farklı mı üzülüyor bunlar, bunun kadını erkeği var mı? Saygı duymadığımız işler yüzünden gecemizi gündüzümüze katmıyor muyuz, kiramızı ödeyebilmek için?

Eğer siz tüm her şeyi sevgilisine taşıttırıp o arada manikürünün bozulmamasını düşünen bir dişiyseniz, ben sizden bahsetmiyorum. Ya da “karı gibi ağlamak” deyimini kullanan bir erkekseniz. Siz benim konum değilsiniz, dünyamda da olmadığınız gibi. Olmamak derken, pek hoşlanmıyorsunuz benden, o yüzden öyle söyledim, yoksa buyrun gelin. Benim burada bahsettiğim, bir üst kavram. İnsan olmak.

İşte ben bu üst kavrama kendimi fazla kaptırdım. Öyle ki, cinsiyetçi atıfları ayıp bulma noktasına geldim. Yani aslında bunun başka sebepleri de var, mesela dekolte giymiyorsam, bunun bir sebebi de yakışmayacağını düşünmemdir. Yani henüz tam olarak androidleşmiş değilim, ama yolunda ilerliyorum…

Bu cinsiyet meselesiyle nasıl barışacağım bilmiyorum. Zor görünüyor. Çünkü “kadın” ya da “erkek” kategorisine girdiğin zaman, hareket alanın çok feci belirlenmiş oluyor. Şimdi mesela benim düzenli bir güzellik salonu masrafım, kullanmam ve kullanmamam gereken kelimeler, tepkimi ifade etmem için belirli yollar, insanlara belirli davranış şekillerim var.

Ama bunların bir kısmına bile isteye uymuyorum. Uymayınca da, “kadınlık oranın” düştüğü için, sende birtakım “insani duyguların” bulunmadığı düşünülebiliyor.

Anlatamadım ama şöyle ifade edeyim…

Kadın -> Her an incinebilecekmiş gibi görünür ve davranır.
Göksun -> Her an incinebilecekmiş gibi görünmez ve davranmaz.
--> O zaman Göksun’un incinmesinden çekinmeyelim, Göksun incinmez çünkü.

Kadın -> Dediğini yapmazsan küser.
Göksun -> Küsmez.
--> E yapmayalım o zaman.

Kadın -> Yanında konuşulacak şey var konuşulmayacak şey var.
Göksun -> Yanında konuşulmayacak şey yok.
--> Ağzımıza geldiği gibi…

Nası lan? Kadın olduğumu gözünüze sokmuyorsam, sizin cinsiyetinizle ilgilenmediğim ve sizi de benim cinsiyetimle ilgilenmek zahmetine sokmak istemediğimden lan. Bi sebebi var. İnsan olmayın diye değil.

Bir sebebi daha var.

İnsanların kabalığı ve düşüncesizliği, her durumda kalp kıran bir şey. Eğer ben insanlara “Bak ben her an her şeyden kırılabilecek bir insanım” mesajı verirsem, bana yönelecek davranışları eleştirmeye hakkım olur.

Ben size “cinsiyetsiz” davranarak, sizin hareketlerinizi eleştirme hakkımı kendi kendime yok ediyorum. “Ben zaten saçma sapan bir insanım, o yüzden bana nasıl davranacağını bilememiş olabilir” diyerek, sizin farkında bile olmadığınız bir ton saçmalıktan “takipsizliğinize” karar veriyorum.

Siz bunun farkında değilsiniz.

Ben seninle buluşmadan önce iki saat boyunca hazırlanmışsam ve sen bunun farkında bile olmazsan, bu iyi bir his mi? Hazırlanmıyorum ben de.

Beni güzel bulman için yüzüme bir ton şey sürüp, bir ton rahatsızlığa razı olup, sen benim gözümün içine bakarken ben “allam artık eve gidip pijama ve terliklerimle oturmak istiyorum…” diye düşünsem, hoşuna gider mi?

Siz bunları düşünmüyorsunuz.

Bu “üst kimlik,” benim zaten çok uzun zaman önce farkına vardığım bir kavram. Ama işte gerek son dönemlerde yaşadığım garip olaylar silsilesi, gerekse Karanlığın Sol Eli, bu algıma tüy dikti.

Dünya gerçekten, ama gerçekten, aksi ispatlanamayacak şekilde, hatta ispat çabasına girmenin bile abes olacağı bir kesinlik derecesinde… tam olarak, cinsellik derdi etrafında dönüyor.

Kadın gibi kadın - erkek gibi erkek olayım derken, insan olamıyorsunuz, farkında değilsiniz.

5 yorum:

  1. sanırım kalıbı ilk kez kullanacağım: "hay ağzını öpeyim"

    ilgili bölüm:
    Kadın -> Her an incinebilecekmiş gibi görünür ve davranır.
    Göksun -> Her an incinebilecekmiş gibi görünmez ve davranmaz.
    --> O zaman Göksun’un incinmesinden çekinmeyelim, Göksun incinmez çünkü.

    Kadın -> Dediğini yapmazsan küser.
    Göksun -> Küsmez.
    --> E yapmayalım o zaman.

    Kadın -> Yanında konuşulacak şey var konuşulmayacak şey var.
    Göksun -> Yanında konuşulmayacak şey yok.
    --> Ağzımıza geldiği gibi…

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim :)

    Mesajına bir yandan çok sevindim, anlaşılmak takdir edilmek filan... Bi yandan da, senin de bunu yaşamış olduğun fikri üzücü bir fikir...

    Umarım bir gün tüm bunlardan kurtuluruz :)

    YanıtlaSil
  3. Ouvvv ablacım :) O zaman yorumlarını her zaman bekleriz, bize 40 yaşımızdan seslen :)

    YanıtlaSil
  4. ahahahah bu versiyonda değişen bir şey yok...

    YanıtlaSil